- 38. FASIL – TUFEYL B. AMR ED-DEVSÎ’NİN KAVMİNİ ALLAHA ÇAĞIRMASI
- Tufeyl b. Amr’ın Mekke’ye Gelmesi ve Mekkelilerle Konuşması
- Tufeyl b. Amr’ın Müslüman Olması
- Tufeyl’in Kavmine Dönmesi ve Onları İslâm’a Davet Etmesi; Allah’ın da Onu Bir Alametle Desteklemesi
- Tufeyl’in Babasını ve Hanımını İslâm â Daveti ve Onların da Bunu Kabul Etmesi
- Hz. Peygamber’in Devs Kabilesine Dua Etmesi, Onların da Müslüman Olarak Tufeyl’le Birlikte Hz. Peygamber’e Gelmesi
- 39. FASIL – SAHABELERİN DAVET İÇİN FERTLER VE TOPLULUKLAR GÖNDERMESİ
38. FASIL – TUFEYL B. AMR ED-DEVSÎ’NİN KAVMİNİ ALLAHA ÇAĞIRMASI
Tufeyl b. Amr’ın Mekke’ye Gelmesi ve Mekkelilerle Konuşması
– Hz. Peygamber kavminden gördüğü eziyete rağmen onlara bol bol nasihat ediyor; onları, içinde bulundukları felaketten kurtarmaya çalışıyordu. Allah onu Kureyş’in şerrinden emin kıldıktan sonra Kureyş, halkın ona gitmesini engellemeye çalışıyor, gelen Arapları onunla görüştürmemek için gayret ediyorlardı. O sıralarda Tufeyl b. Amr ed-Devsî, Mekke’ye geldi. O sırada Hz. Peygamber de Mekke’deydi. Kureyş’ten birkaç kişi Tufeyl’in yanına gittiler. Çünkü Tufeyl şerefli, şair ve hatırlı bir insandı. Bundan sonrasını Tufeyl şöyle anlatıyor: Bana ‘Ey Tufeyl! Sen bizim memleketimize geldin. Aramızdan birisi çıktı. Bu kişi bizi sıkıntıya soktu; dirliğimizi dağıttı. Onun sözleri sihir gibidir. Kişiyi babasından, kardeşinden ve hanımından ayırıyor. Bizim başımıza açtığı bu şeyleri senin ve kavminin de başına açmasından korkuyoruz. Sakın onunla konuşma ve kendisini dinleme!’ dediler. O kadar propaganda yaptılar ki ben, Muhammed’in sözünü dinlememeye ve onunla konuşmamaya karar verdim. Hatta mescide gittiğim zamanlar sözlerini işitmemek için kulaklarımı tıkıyordum.
Tufeyl b. Amr’ın Müslüman Olması
Ertesi gün mescide gittim, baktım ki Hz. Peygamber, Kâbe’nin yanında ayakta ibadet ediyor. Ona yakın bir yerde durdum. Bütün tedbirlerime rağmen Allah Teâlâ onun sözlerinin bir kısmını bana duyurdu. Duyduklarım çok güzel şeylerdi; kendi kendime şöyle dedim: ‘Annem yasımı tutsun! Ben akıllı ve şair bir kişiyim. Çirkin ile güzeli ayırdedebilirim. Niçin ben bu kişi ile konuşup da ne söylüyorsa anlamayayım. Eğer getirdikleri güzelse kabul ederim, çirkinse atarım’. Bu karar üzerine Hz. Peygamber’in gitmesini bekledim. O doğruca evine gitti. Ben de arkasından giderek evine girdim ve ‘Ey Muhammed! Kavmin bana senin hakkında şunları şunları söyledi. Andolsun ki onlar seni bana korkunç göstermek için çok çaba sarfettiler. Öyle ki seni işitmemek için kulaklarıma pamuk bile doldurdum. Fakat Allah Teâlâ ille de bana senden birşeyler dinletmek istedi. Senden duyduklarım çok güzel şeylerdi. Görüşlerini bana da anlatır mısın?’ dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber bana İslâm’ı anlattı ve Kur’an okudu. Allah’a yemin ederim ki o güne kadar bundan daha güzel bir söz duymamış ve bundan daha adil bir durumla da karşılaşmamıştım. Bunun üzerine şehâdet getirdim ve şöyle dedim: ‘Ey Allah’ın Peygamberi! Ben, kavmi içerisinde sözü geçen birisiyim. Onlara dönerek kendilerini İslâm’a davet etmek istiyorum. Öyleyse Allah’a yalvar da bana onları davet ettiğim hususlarda yardımcı olmak üzere bir alamet versin!’ dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Ey Allah’ım! Ona bir alamet ver!’ buyurdular.
Tufeyl’in Kavmine Dönmesi ve Onları İslâm’a Davet Etmesi; Allah’ın da Onu Bir Alametle Desteklemesi
Kavmimin yanına gitmek üzere Mekke’den çıktım. Onların beni görebilecekleri dağ yoluna gelince iki gözümün arasında adeta lamba gibi bir nur belirdi. Fakat ben kendi kendime ‘Bunu yüzümde istemiyorum. Çünkü kavmim ilahlarına karşı geldiğimden dolayı onların beni bu şekilde cezalandırdıklarını zannedebilirler’ dedim. Bunun üzerine o nur yüzümden kamçımın başına geçti. Orada bulunanlar kamçımda asılı bir kandil gibi duran bu nuru görüyorlardı. Ben de dağ yolundan inerek yanlarına vardım.
Tufeyl’in Babasını ve Hanımını İslâm â Daveti ve Onların da Bunu Kabul Etmesi
Eve vardığımda yaşlı babam yanıma geldi. Ona ‘Benden uzak dur ey babam! Sen benden, ben de senden değiliz’ dedim. Babam ‘Niçin ey oğul!’ deyince de ‘Ben müslüman oldum, Muhammed’in dinine tâbi oldum’ dedim. Bunun üzerine babam ‘Benim dinim de senin dinindir!’ diyerek yıkandı ve elbiselerini temizledi. Sonra yanıma geldi. Ona İslâm’ı anlattım, o da müslüman oldu. Daha sonra hanımım da geldi. Ona da ‘Benden uzak dur! Ben senden, sen de benden değiliz!’ dedim. Hanımım ‘Anam-babam sana feda olsun! Niçin!’ dedi. Ben de ‘Benimle senin aranı İslâm ayırmıştır’ dedim. Bunun üzerine müslüman oldu. Bundan sonra kabilemi İslâm’a davet ettim. Fakat onlar bu davetime çok geç icâbet ettiler.
Hz. Peygamber’in Devs Kabilesine Dua Etmesi, Onların da Müslüman Olarak Tufeyl’le Birlikte Hz. Peygamber’e Gelmesi
Sonra Mekke’ye giderek Hz. Peygamber’e şunları söyledim: ‘Ey Allah’ın Peygamberi! Devs beni mağlup etti; seni kabul etmek istemiyorlar. Onlara beddua et!’ Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Ey Rabb’im! Devs’i hidâyete erdir!’ diye dua etti ve sonra ‘Haydi, kavmine git! Onları İslâm’a davet et ve şefkatli davran’ buyurdu. Bunun üzerine geri döndüm. İslâm’a girinceye kadar onları davete devam ettim. Bu arada Hz. Peygamber de Medine’ye hicret etti. Bedir, Uhud ve Hendek savaşları yapıldı. Biz daha sonra kabilemden müslüman olanlarla beraber Hz. Peygamber’i ziyaret için Medine’ye gittik. Hz. Peygamber o sıralar Hayber’deydi. Biz Medine’ye yetmiş veya seksen aile olarak gitmiştik{233}.
– Tufeyl, Mekke’ye vardığında Kureyş’ten bazı kimseler ona Hz. Peygamber’in halini anlattılar ve onu denemesini istediler. O da Hz. Peygamber’e giderek şiirlerinden bazılarını okudu. Bunun üzerine Hz. Peygamber de kendisine İhlas suresi ile Muavvizeteyn’i (Felak ve Nâs) okudular. O da derhal müslüman oldu, sonra yurduna döndü. Önce annesiyle babasını İslâm’a davet etti. Babası müslüman oldu, fakat annesi olmadı. Bundan sonra kavmini İslâm’a davet etmeye başladı. Onun bu davetine kavminden sadece Ebu Hüreyre icâbet etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber’e giden Tufeyl ona ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Aşılmaz bir kaleye, geçilmez bir sipere ihtiyacın var mı?’ dedi. (O bu sözleriyle Devslilerin arazisini kastediyordu). Böylece Hz. Peygamber Devslilerin imana gelmesi için dua etti. Tufeyl, Hz. Peygamber’e ‘Senin onlara dua etmeni değil beddua etmeni istiyorum’ deyince Hz. Peygamber ona ‘Devs kabilesi içinde senin gibileri çoktur’ buyurdular. Devslilerden Cündüb b. Amr isimli birisi vardı. Bu adam câhiliye döneminde şöyle söylerdi: ‘Şurası kesindir ki bütün bu mahlukların bir yaratıcısı vardır. Fakat ben onun kim olduğunu bilemiyorum’. Bu zat Rasûlullah’ın çıkışını işittiğinde yanında yetmişbeş Devsli olduğu halde Hz. Peygamber’i görmek için Mekke’ye koştu. O ve diğerleri İslâm’ı kabul ettiler. Bu konuda Ebu Hüreyre şöyle der: ‘Cündüb, müslüman olmaları için onları teker teker Hz. Peygamber’in huzuruna getiriyordu’ {234}.
[Dipnot]=233. Delâil, s. 78 (Muhammed b. İshak’tan); Bidâye, III/100 (İbn İshak’tan az bir ilave ile); İsâbe, II/225 (İbn İshak bunu diğer nüshalarında senetsiz olarak rivayet etti der); İbn Sad IV/237 (Uzun olarak başka bir senetle); İstîâb, II/232 (Emevi tarîkiyle İbn Kelbî, Ebu Salih, İbn Abbas ve Tufeyl b. Amr’dan. Burada şöyle bir ek vardır: ‘Hz. Peygamber onu Zi’l-Keffeyn putunu yakmak için göndermiştir. Tufeyl Yemâme savaşında bulunmuş ve buna dair bir de rüya görmüştür. Tufeyl Yemâme’de şehit düşmüştür’.)
[Dipnot]=234. İsâbe, II/225 (Ebu’l-Ferec el-İsfahânî’den İbn Kelbî tarîkiyle).
39. FASIL – SAHABELERİN DAVET İÇİN FERTLER VE TOPLULUKLAR GÖNDERMESİ
Hişam b. As’ın Birisiyle Birlikte Herakliyüs’e Gönderilmesi
– Hişam b. As el-Emevî şöyle anlatıyor: Benimle bir başka şahıs kendisini İslâm’a davet etmek üzere Herakliyüs’e gönderildik. Biz başkent Dımaşk’a vardık. Orada Cebele b. Eyhem el-Gassânî’ye misafir olduk. Onun yanına girdiğimizde o bir tahtın üstünde oturuyordu. Bizimle konuşması için birisini gönderdi. Bunun üzerine şöyle dedik: ‘Biz elcisiyle değil bizzat kralla konuşmak üzere geldik. Eğer izin verirse kendisiyle konuşuruz, aksi takdirde hiç kimseyle konuşmayız!’ Elçi gitti ve durumu ona anlattı. O da huzuruna girmemiz için bize izin verdi ve ‘Konuşunuz!’ dedi. Ben kendisiyle konuşarak onu İslâm’a davet ettim. Üzerinde siyah bir elbise vardı. Ona ‘Sırtınızdaki bu siyah giysiler nedir?’ dedim. Bana şöyle cevap verdi: ‘Bunları giydim ve sizi Şam topraklarından kovmadıkça da çıkarmayacağıma dair yemin ettim’. Biz de ona şöyle dedik: ‘Şunu bil ki Allah’ın izniyle şu anda üzerinde bulunduğun yerler ile en büyük imparatorluk vasfın da elinden alınacaktır. Bunları bize Peygamber’imiz haber vermiştir’. Herakliyüs ‘Bunları yapacak olanlar siz değilsiniz. Onlar gündüzleri oruç tutup geceleri ibadete dalan kimseler olacaktır!’ dedi {235}. [Dipnot]=235. Beyhakî (Ebu Ümâme el-Bâhili’den); İbn Kesir, Tefsir, II/251 (Hadisi Hâkim de uzun ve benzer şekilde rivayet etmiştir): Delâil, s. 59 (Musa b. Ukbe el-Kureşi’den: ‘Hişam b. el-As. Nuaym b. Abdullah ve bir başkası Hz. Ebubekir’in hilafeti zamanında Rum İmparatoruna gönderildiler. Onlar Cebel’e b. Eyhem’e konuk oldular. Daha sonra Herakliyüs’ün sırtında siyah bir giysi gördüler. Onun etrafındaki her şey de simsiyahtı’).