1. ALLAH’A ve RASÛLÜ’NE DAVET
  2. Davet Sevgisi ve Davet İçin Gayret – Hz. Peygamber’in Bütün İnsanların İman Etmesine İlişkin Çabası
  3. Hz. Peygamber’in Bütün İnsanların İman Etmesine İlişkin Çabası
  4. Ebu Talib Vefat Ettiğinde Hz Peygamber’in Kavmini İslâm’a Davet Etmesi

ALLAH’A ve RASÛLÜ’NE DAVET

Bu bölümde ‘Allah’a ve Rasûlü’ne Davet’ konu edilmekte, Allah’a ve Rasûlü’ne davetin, peygamber ve sahabe nezdinde her, şeyden nasıl daha sevimli olduğu ve onların halkın hidayete gelmesi hususunda nasıl çaba sarfettikleri, insanların Allah’ın dinine girmesini nasıl arzuladıkları, insanların Allah’ın rahmetine dalmasını nasıl istedikleri, bu hususta halkı hakka götürmek için nasıl çaba sarfettikleri anlatılmaktadır.


Davet Sevgisi ve Davet İçin Gayret – Hz. Peygamber’in Bütün İnsanların İman Etmesine İlişkin Çabası

[Etiketler]=islama davet, iman hizmetleri, hud 105, şuara 3-4, ebu talibin vefatı, kelimei tevhid, lailaheilllah, imana çağrı, errisale, çağrı filmi, irşad ve tebliğ


DAVET SEVGİSİ VE DAVET İÇİN GAYRET

Hz. Peygamber’in Bütün İnsanların İman Etmesine İlişkin Çabası

– İbn Abbas {“Onlardan bir kısmı şaki, bir kısmı said idi” (Hud/105)} ayeti ile buna benzer diğer ayetler hakkında şöyle demektedir: {Rasûlullah bütün insanların iman etmesi ve hidayet üzere kendisine biat etmesi hususunda son derece arzuluydu.} Bu sebeple Allah Teâlâ ona kendisinden O’nun ezelî ilminde saadetini dilediklerinin ancak iman edeceğini, şekavetini dilediklerinin ise sapıtacağını haber vererek şöyle buyurdu: {“Ey Rasûlüm! İnsanlar iman etmeyecekler diye kederden neredeyse nefsine kıyacaksın. Biz eğer dilesek onların üzerine gökten bir ayet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır.” (Şuara/3-4)} {36}.

[Dipnot]=36. Taberânî; Heysemî, VIII/85, (Bu eserin ravileri güvenilirdir. Ancak Ali b. Ebî Talha bunu bizzat İbn Abbas’tan işitmemiştir)


Ebu Talib Vefat Ettiğinde Hz Peygamber’in Kavmini İslâm’a Davet Etmesi

– Ebu Talib hastalandığında Kureyş’ten içlerinde Ebu Cehil’in de bulunduğu bir grup Ebu Talib’in yanına girerek şöyle dedi: “Senin kardeşinin oğlu (Rasûl-ü Ekrem’i kastediyorlar) bizim tanrılarımıza sövüyor, şöyle diyor, böyle yapıyor… Eğer çağırır da, bu işi yapmaktan onu nehyedersen çok iyi olur.” Bunun üzerine Ebu Talib Hz. Peygamber’i çağırdı. Hz. Peygamber Ebu Talib’in yanına geldi, eve girdi. Kureyşliler ile Ebu Talib arasında bir kişinin oturabileceği kadar bir mesafe vardı. Ebu Cehil, Hz. Peygamber’in Ebu Talib’in yanına oturması halinde Ebu Talib’in ona daha şefkatli olabileceği korkusuyla kalkıp o yeri kapattı. Hz. Peygamber de amcası Ebu Talib’e yakın oturabileceği bir yer bulamadı, kapı yanında oturdu. Ebu Talib Hz. Peygamber’e “Ey yeğenim, nedir bu durum? Kavmin senden şikâyet ediyor. İddialarına göre sen tanrılarına küfrediyor, onlar hakkında ileri-geri konuşuyormuşsun?” Meclistekiler birçok şeyler söylediler. Sonra Hz. Peygamber konuşmaya başladı ve şöyle buyurdu: “Amca! Ben onları sadece bir tek kelime üzerinde anlaşmaya davet ediyorum. O kelimeyi söylerlerse şayet, Araplar onlara baş eğerler, acemler de cizye verirler.”

 Kureyşliler Rasûlullah’ın bu sözleri üzerine sevinerek şöyle dediler: “Bir kelime mi istiyorsun? Babanın başı üzerine yemin olsun ki sana on kelime bile veririz. Söyle nedir o kelime?”

Ebu Talib de “Ey yeğenim! o istediğin kelime nedir?” dedi. Rasûl-ü Ekrem de ‘’O kelime Lâilâheillallah’dır” dedi. Bunun üzerine onlar ürkerek ayağa kalktılar, elbiselerini silkerek şöyle dediler: “O mabudları bir mabud mu kıldı? Kesinlikle bu hayret verecek bir şeydir” (Sa’d/5). Bunun üzerine bu surenin beşinci ayetten sekizinci ayetine kadar olan kısmı nazil oldu {37}. [Dipnot]=37. İbn Cerir (İbn Abbas’tan); İmam Ahmed, Nesâi, İbn Ebi Hatim; Tefsir-i İbn Kesir, IV/28; Beyhakî, IX/188; Hâkim, II/432; (Bu rivayetin senedi sahih ise de Buhârî ve Müsfim nakletmemişlerdir. Ancak Zehebi de sahih olduğunu söylemektedir)


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here