- Hz. Peygamber’in Benî Kelb’i İslâm’a Davet Etmesi
- Hz. Peygamber’in Benî Hanife’yi İslâm’a Davet Etmesi
- Hz. Peygamber’in Bekr Kabilesini İslâm’a Davet Etmesi
- Hz. Peygamber’in Mina’da Bazı Kabileleri İslâm’a Davet Etmesi
- Hz Peygamber’in Mina’da Bir Topluluğu İslâm’a Davet Etmesi
Hz. Peygamber’in Benî Kelb’i İslâm’a Davet Etmesi
– Rasûlü Ekrem Kelb kabilesinin konaklarına geldi. Benî Abdullah isimli soylarına vardı. Onları Allah’a çağırdı ve “Beni rabbimin emirlerini tebliğ etmem için koruyun” dedi. Hatta onlara şunları söyledi: “Ey Abdullah’ın oğulları! Kesinlikle Rabbim sizin dedenizin ismini hoş kılmıştır!” Fakat onlar Rasûlü Ekrem’in arzettiklerini kabul etmediler {108}.
Hz. Peygamber’in Benî Hanife’yi İslâm’a Davet Etmesi
– Rasûlü Ekrem Benî Hanife’ye geldi, konakladıkları yerlere vardı. Onları Allah’a çağırdı, onlara kendisini arzetti. Araplar içerisinde onlardan daha pis, daha çirkin bir cevap veren olmadı {109}. (Benî Hanife Yemen halkındandır ve Museylemet’ul-Kezzab’ın kabilesidir).
Hz. Peygamber’in Bekr Kabilesini İslâm’a Davet Etmesi
– Hz. Peygamber’in amcası Abbas der ki: “Allah’ın Rasûlü bana şunları söyledi: “Kendim için ne senin yanında ne de kardeşinin (Ebu Leheb’i kastediyor) koruma yok! Sen yarın beni panayıra götürür müsün ki, orada bazı kabilelerin konakladıkları yerlere gideyim?” Arapların toplandığı yerlere geldik. Biz panayıra gittik. Rasûlü Ekrem’e şurasının Yemen’den hacca gelen kabilelerin en üstünü Kinde kabilesinin, bunun Bekir b. Vail’in, şunun Benî Âmir b. Sa’sa’a’nın konakları olduğunu, kendisi için birini seçmesini söyledik. Rasûlü Ekrem Kinde’den başladı. Kindelilerin kimlerden olduklarını sordu. Onlar da Yemen ehlinden olduklarını söylediler. Rasûlü Ekrem “Yemen’in hangi kabilesindensiniz?” dedi. “Biz Kinde kabilesindeniz” dediler. Rasûlü Ekrem “Hangi Kindedensiniz?” deyince, onlar “Benî Âmir b. Muaviye’deniz” dediler. Rasûlü Ekrem “Kendiniz için bir iyilik ister misiniz?” diye sordu. Onlar “O hayır nedir?” dediler. Hz. Peygamber “Allah’tan başka mabud olmadığına şahidlik edeceksiniz, namazı kılacaksınız. Allah katından gelen vahye iman edeceksiniz” buyurdu.
[Dipnot]=107. İbn İshak, (Zührî’den); Bidâye, III/139; Ebu Nuaym, Delail, s. 100, (Zührî, Hz. Peygamber’in Kinde kabilesinin reisi Müleyh’e başvurduğunu, onları Allah’a davet edip, kendisini korumalarını istediyse de, teklifinin kabul edilmediğini söylemektedir)
[Dipnot]=108. Muhammed b. Abdurrahman b. Husayn’dan
[Dipnot]=109. Muhammed b. Ka’b b. Mâlik’ten; Bidâye, III/139
Abdullah b. Eclah der ki: “Babam, kavminin ileri gelenlerinden bana rivayet ettiğine göre Kinde kabilesi Rasûlü Ekrem’e şöyle bir teklifte bulundu: “Eğer sana tâbi olursak, sen galib gelirsen, öldükten sonra bu işin başının bizde olacağına dair söz veriyor musun?” Rasûlü Ekrem ‘‘Mülk Allah’ındır, dilediğine verir! (ben kimseye bu sözü vermem)” dedi. Bunun üzerine “O halde senin getirdiklerine ihtiyacımız yok” diyerek Rasûlullah’ın teklifini reddettiler.
Kelbî der ki: Onlar Rasûlullah’a şöyle bir cevap verdiler: “Bizi mabudlarımızın ibadetinden menetmeye ve Araplara karşı savaş açmamız için mi geldin? Git, kavmine ilhak et! Bizim sana bir ihtiyacımız yok!”
Rasûlü Ekrem onların yanından ayrılıp Bekir b. Vail’e geldi. Kavminin kimlerden olduğunu sordu. Onlar da Bekir b. Vail’den olduklarını söylediler Rasûlü Ekrem ‘‘Hangi Bekir b. Vail’den?” diye sorunca, onlar “Benî Kays b. Sa’lebe kabilesindeniz” dediler Rasûlü Ekrem ‘‘Sizin sayınız ne kadar” diye sordu. Onlar “Çoktur, toprak kadar!” dediler. “Sizin korunmanız nasıl?” diye sordu. “Bizim için korunma yok! Biz Farsların komşusuyuz. Biz Farsların düşmanlık yaptığı bir kimseyi koruyamayız ve onlara bizim himayemizde olduğunu söyleyemeyiz” dediler. Hz. Peygamber “Eğer Allah Farsların konaklarını size verirse, kadınlarını size nikâh ederse, çocuklarını size köle ederse, otuz defa Sübhânallah, otuzüç defa elhamdülillah, oturdört defa da Allâhu Ekber diyeceğinize söz verir misiniz?” dedi. Onlar Rasûl-ü Ekrem’e kim olduğunu sordular. Hz. Peygamber “Ben Allah’ın peygamberiyim” dedi. Sonra onlardan ayrıldı.
Kelbî diyor ki: “Hz. Peygamber onlardan ayrıldığında amcası Ebu Leheb onun arkasında idi. O da halka “Bunun sözünü kabul etmeyin” diyordu. Sonra Ebu Leheb de geçti. Bu kabile ona “Sen bu kişiyi tanıyor musun?” diye sordu. O da “Evet, tanıyorum. O bizim en büyük ailemizin çocuğudur. Siz onun nesini soruyorsunuz?” dedi. Onlar Rasûl-ü Ekrem’in onları davet ettiği hususu öne sürerek şöyle dediler: ‘Bu, ben Allah’ın peygamberiyim diye iddia ediyor!” Ebu Leheb onlara şu cevabı verdi: “Sakın onun sözüne kulak asmayın. Çünkü o delidir. Başının tepesinden hezeyan kusuyor!”
Onlar “Zaten Farslılar hakkındaki sözlerinden biz bunu anlamıştık” dediler {110}.
[Dipnot]=110. Ebu Nuaym, (Abbas’tan); Bidâye, III/140
Hz. Peygamber’in Mina’da Bazı Kabileleri İslâm’a Davet Etmesi
– Rabia b. Abbâd şöyle anlatıyor: Ben daha genç bir insan iken babamla Mina’da bulunuyordum. Hz. Peygamber Arap kabilelerinin konakladıkları noktada durarak şunları söylüyordu: “Ey filan oğulları! Ben size gönderilen bir peygamberim. Size Allah’a ibadet etmenizi emrediyorum. O’na ortak koşmamanızı ve Allah’tan başka ortak koştuğunuz bu putların tümüne ibadeti terketmenizi size emrediyorum. Bana iman etmenizi, beni tasdik etmenizi, rabbimin bana yüklediği vazifeyi insanlara açıklayıncaya kadar beni korumanızı istiyorum”. Rasûlullah’ın arkasında gözü şaşı, yüzü ateş gibi yanan ve saçını iki örgü şeklinde örmüş olup, sırtında Yemen’in Aden şehrinde yapılmış kürk bulunan biri vardı. Hz. Peygamber sözünü tamamlayıp davasını arzettikten sonra arkasındaki kişi “Ey filan kabile! Bu sizi Lat ve Uzza’yı üzerinizden söküp atmaya davet ediyor. Sizin Benî Malik b. Ukayş’tan halefleriniz olan cinlerden uzaklaşmanızı istiyor. Sizi getirdiği bidat ve dalâlete çağırıyor. Sakın ona itaat etmeyin, sözüne kulak vermeyin” diyordu. O esnada babama “Ey baba! Şu Muhammed’in arkasından yürüyen ve onun sözlerini reddeden kişi kimdir?” diye sordum. Bâbam “Bu, Muhammed’in amcası Abduluzza b. Abdulmuttalib Ebu Leheb’tir” dedi {111}.
Hz Peygamber’in Mina’da Bir Topluluğu İslâm’a Davet Etmesi
– Müdrik şöyle anlatıyor: Babamla beraber hacca gelmiştim. Mina’da konakladığımız da baktık ki bir cemaat vardır orada. Babama bu cemaatin kim olduğunu sordum. O da “İşte şu kişi yeni din getiren bir kimsedir” dedi. Baktım Rasûlullah halka şöyle sesleniyordu: “Ey nas! Lailâheillallah deyin, kurtulun” {112}.
– Haris b. Haris’ul-Ğamidî şöyle anlatıyor: Babama, Mina’da iken şu cemaatin kim olduğunu sordum. Babam cevap olarak dedi ki: “Bu cemaat kendilerinin içinden yeni çıkan bir peygamberin etrafında toplanmışlar”. Ben de yüksek bir yere çıktım, baktım Rasûlü Ekrem’i gördüm. Halkı Allah’ın birliğine davet ediyordu, onlar da onun sözlerini reddediyorlardı {113}.
[Dipnot]=111. İbn İshak, Bidâye, III/138, Abdullah b. Ahmed ve Tabarânî, Heysemî, VI/36. (Senedde Hüseyin b. Abdillah b. Ubeydullah vardır ve zayıftır. İbn Main onu sika kabul etmiştir. Ayrıca İbn İshak’ın rivayetinde de ismi bilinmeyen bir ravi vardır)
[Dipnot]=112. Tabarânî; Heysemî, VI/21 (Ravileri sikadır)
[Dipnot]=113. Buharî, Tarih, Ebu Zür’a, Begavî, İbn Ebi Asım, Tabarânî; İsabe. I/275
– Hasan b. Sabit şöyle anlatıyor: Ben hacca gelmiştim. Hz. Peygamber halkı İslâm’a davet ediyordu. Ona iman eden sahabîleri işkence görüyorlardı. Ben Ömer bin Hattab’ı gördüm. Benî Âmir b. Müemmel’den iman eden bir cariyeye işkence ediyordu. Sonra Zinnîre’ye vardı ve ona işkence etti {114}.