- Rasûlullah’ın Mus’ab b. Umeyr’i Medine’ye göndermesi
- Hz. Peygamber’in Ebu Umame’yi Kabilesi Bahile’ye Göndermesi
- Hz. Peygamber’in Bir Adamı Benî Sa’d Kabilesine Göndermesi
- Hz. Peygamber’in Bir Adamı Cahiliye Devrinin Büyüklerinden Birisine Göndermesi
HZ. PEYGAMBER’İN İNSANLARI ALLAH VE RASÛLÜ’NE DAVET ETMEK İÇİN FERTLERİ GÖREVLENDİRMESİ
Rasûlullah’ın Mus’ab b. Umeyr’i Medine’ye göndermesi
– “Ensar, peygamberin sözünü dinlediklerinde ve inandıklarında, nefisleri Rasûlullah’ın davetine inandığında peygamberi tasdik ettiler ve ona iman ettiler. Böylece de hayırlara sahip oldular. Hz. Peygamber’e gelecek yılın hac mevsiminde bir araya gelme sözü verdiler ve kavimlerine döndüler. Medine’den Hz. Peygamber’e şu haber geldi: Tarafından bir kişi bize oldu. Medinelilere hadis nakleder, Kur’an okuturdu. Mus’ab, Said b. Muaz’ın yanında duruyor, Allah’a davet ediyordu. Allah onun eliyle insanları hidayete erdiriyordu. Ensar’ın hiçbir hanesi kalmadı ki, o hanenin içinde birkaç kişi müslüman olmasın. Ensar’ın eşrafı da müslüman oldu. Amr b. Cemuh müslüman oldu ve putları kırdı. Sonra Mus’ab b. Umeyr, Hz. Peygamber’e dönüp geldi. Ve ona “El Mukrî (Okutucu, kıraat ilminin alimi)” deniliyordu {143}.
– O altı kişi kavimlerine döndüler. Kavimlerini gizlice İslâm’a davet ettiler. Hz. Peygamber’den onlara haber verdiler. Peygamberin hangi vazifelerle gönderildiğini bildirdiler. Ve onlara Kur’an okudular. Öyle ki Ensar’ın hiçbir hanesi kalmadı ki, orada birkaç kişi müslüman olmasın. Sonra Rasûlullah’a haber gönderdiler, bize tarafından bir kişi gönder, halkı Allah’ın kitabı ile İslâm’a davet etsin. Çünkü bu, halkın imana gelmesine daha elverişli olur. Bunun üzerine Peygamber, Mus’ab b. Umeyr’i elçi gönderdi. O da Beni Ğanem kabilesinden Es’ad b. Zürare’ye misafir oldu. Halkı İslâm’a davet ediyor, İslâm da Medine’de yayılıyor, müslümanlar çoğalıyordu. Onlar buna rağmen İslâm’a davetlerinde gizli çalışırlardı. Sonra ravi, Mus’ab’ın Sa’d bin Muaz’ı İslâm’a davet etmesini ve Benî Abdul Eşhel kabilesinin müslüman olmasını zikrediyor. Nitekim bu durum Sa’d’ın daveti hususunda ileride gelecektir. Sonra ravi diyor ki: “Benî Neccar, Sa’d b. Muaz’ı Medine’den sürdü, çıkardı.[Dipnot]=143. Ebu Nuaym, Hilye I/107 (Urve b. Zübeyr’den)
Es’at b. Zürare hakkında da çok şiddetli davranmaya başladılar. Bundan dolayı Mus’ab b. Umeyr, Sa’d b. Muaz’ın yanına gitti ve insanları dine davet etmeye devam etti. Halk da onun vasıtasıyla İslâm’a giriyordu. Öyle ki Ensar’ın hanelerinden hiçbir hane yoktu ki orada müslüman olan bulunmasın. Amr b. Cemuh da dahil olmak üzere Medine’nin ileri gelenleri müslüman oldu. Putlar kırıldı, müslümanlar, Medine’nin en kuvvetlileri oldular. İşleri yoluna girdi. Mus’ab b. Umeyr de Rasûlullah’a döndü, Mekke’ye geldi. Ona “el mukrî” deniliyordu {144}.
Hz. Peygamber’in Ebu Umame’yi Kabilesi Bahile’ye Göndermesi
– Ebu Umame şöyle anlatıyor: Rasûlullah beni kavmime elçi olarak gönderdi. Onları Allah’a davet edecek, İslâm’ın güzelliklerini onlara arzedecektim. Onlara vardım. Develerini sulamışlar, sağmışlardı ve süt içiyorlardı. Beni gördüklerinde Sudey b. Aclân’a (Ebu Umame’nin ismidir) merhaba dediler. Ve devam ederek ‘Kulağımıza geldiğine göre sen şu kişiye (yani Rasûlullah’a) iman etmişsin!’ Dedim ki: ‘Hayır ona değil. Fakat Allah’a ve Rasûlü’ne iman ettim. Ve Rasûlullah beni elçi olarak size gönderdi. Size İslâm’ı ve İslâmî kuralları arzediyorum’.
Biz bu haldeyken onlar bir çanak getirdiler. Onu önlerine koydular, etrafında toplandılar ve yediler. “Ey Sudey! Sen de gel” diye beni de çağırdılar. Dedim ki: ‘Azab olasıca! Şunu (kanı) haram kılan kişinin yanından geliyorum. Ancak Allah’ın buyurduğu gibi kestikleriniz müstesnadır’. Onlar “Allah ne dedi?” diye sorunca ben de ‘Size leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası namına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yukardan yuvarlanmış, boynuzlanmış, canavar tarafından parçalanarak ölü bulunan hayvanlar haram kılındı. Ancak canlıyken yetişip kesmiş olmanız hariç. Dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, fal oklarıyla kısmet ve şans aramanız dahi haram kılındı… (Maide/3) ayetini indirdi’ dedim. Böylece ben onları İslâm’a davet ediyordum, onlar da bundan imtina ediyorlardı. Onlara dedim ki: ‘Azab olasıcalar! Bana bir yudum su veriniz, çok susadım’. Dediler ki: ‘Sana su vermeyiz. Sen susuzluktan öleceksin’. Başımda sarığım vardı. Sarığımı iyice sardım. Başımı yere koydum ve sıcak kumlar üzerinde, şiddetli hararette yattım.
[Dipnot]=144. Tabarânî (Urve’den); Heysemî VI/42 (Senette Leyiha vardır. Bu zatta zaaf vardır. Fakat hadisi hasendir) Ebu Nuaym, Delail, s. 108, Hilye, I/107 (Zühri’den) Onlar Hz. Peygamber’e Muaz b. Afra’yı ve Râfi b. Mâlik’i elçi olarak gönderdiler. Onlar Hz. Peygamber’e bize bir kişi gönder ki, Allah’ın kitabıyla insanları dîne davet etsin. Böylesi daha iyi olur. Hz. Peygamber Mus’ab b. Umeyr’i gönderdi, ilavesiyle beraber.
Uyku halinde birisi bana cam bir kadehte -insanlar o devirde ondan daha güzelini görmemişlerdi-, bir içecek getirdi. İnsanlar o içkiden daha lezzetlisini, daha hoşa gidenini görmemişlerdir. Onu bana verdi, içtim. Uykuda onu içtikten sonra uyandım. Allah’a yemin ederim ki, onu içtikten sonra ne susadım ne de susamanın ne olduğunu tanıdım {145}.
Hz. Peygamber’in Bir Adamı Benî Sa’d Kabilesine Göndermesi
– Ahnef b. Kays şöyle anlatıyor: Kâbe’yi, Hz. Osman’ın halife olduğu dönemde ziyaret ederken Benî Leys’den bir kişi ansızın elimden tuttu ve dedi ki: ‘Sana müjde vereyim mi?’ “Evet” dedim. Dedi ki: ‘Hatırlıyorum, Hz. Peygamber beni senin kavmine gönderdiği zaman onları İslâm’a davet ediyordum. Sen de ‘Sen bizi hayra davet ediyor ve hayrı emrediyorsun’ diyordun (ve kavmine hitaben de) ‘Kesinlikle bu zat hayra davet ediyor’ diyordun. Bu sözün Hz. Peygamber’in kulağına gitti. Hz. Peygamber, “Allah’ım! Ahnef’i yarlığa!” diye dua etti. Onun bu duası kadar bana ümid verici hiçbir şey yoktur {146}.
Hz. Peygamber’in Bir Adamı Cahiliye Devrinin Büyüklerinden Birisine Göndermesi
– Hz. Peygamber ashabından bir kişiyi cahiliye döneminin büyüklerinden olan bir zata gönderdi. Sahabî onu Allah’a davet etti. O da: ‘Beni davet ettiğin Rabb’in nedir? Demirden midir, bakırdan mı, gümüşten mi, altından mıdır?’ dedi. Bunun üzerine sahabî, Rasûlullah’a gelerek durumu haber verdi. Bu manzarayı peygambere arzetti. Hz. Peygamber ikinci kez o sahabîyi gönderdi. O kişi yine ilk sözlerinin benzerlerini tekrarladı. Sahabî yine Rasûlullah’a döndü ve durumu ona haber verdi. Hz. Peygamber bu sefer üçüncü kez onu gönderdi. O kişi yine aynı suali sordu. Sahabî peygambere gelerek durumu haber verdi. Hz. Peygamber “Allah kesinlikle senin arkadaşının, (yani o cahiliye döneminin büyüklerinden olan o zatın) üzerine bir yıldırım gönderdi ve yıldırım onu yaktı” dedi ve Ra’d/13 ayeti indi {147}.
[Dipnot]=145. Tabarânî; Heysemî, Mecma’ IX/387 “Bu hadiste Beşir b. Şureyh vardır ki bu zat zayıftır”. Kenzül-Ummal, VII/97 (İbn Asakir’den); Ebu Ya’lâ (muhtasar olarak) şu ekle beraber “Sonra onlardan birisi onlara şöyle hitap etti: Kavminizin ileri gelenlerinden bir kişi size geldi. Fakat siz bir ikramda bulunmadınız. Bu kınama üzerine bana süt getirdiler. Artık içmem dedim. Ve onlara karnımı gösterdim. Onlar bu manzara karşısında tümüyle müslüman oldular”. Beyhakî, Delâil, İsabe II/182; Hakim. Müsredrek, III/641
[Dipnot]=146. İsabe, l/100 “Bu hadisi sadece Ali b. Zeyd rivayet etmiştir. Bu zat ise biraz zayıftır” diyor. Hâkim, Müstedrek, III/614; İmam Ahmed; Tabarânî; Heysemî X/2. “Ahmed’in ricali sahihin ricalidir. Fakat Ali b. Zeyd hariç. Onun da hadisi hasendir” [Dipnot]=147. Heysemî, Mecma’ VII/42 (Ebû Ya’lâ ve Bezzâr’ın da benzer şekilde rivayet ettiklerini söyler.Ayrıca şöyle der: “Sahabe o kişi hakkında şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bu adam eski Firavunlardan daha katıdır’. Sahabe ona üç defa gitti; sonunda onunla konuşurken Allah Teâlâ bir bulut gönderdi. Bulut adamın üstüne geldiğinde gürledi ve bir şimşek çakarak adamın kafasına düştü’.)