1-Rasûlullah’ın Abdurrahman b. Avf’ı Du’metu’l-Cendel’e davet için göndermesi
– Hz. Peygamber, Abdurrahman b. Avf’ı çağırdı: “Hazırlan, ben seni bir askeri birlikle göndereceğim” dedi ve hadisin tamamını zikretti. Bu hadiste şu da vardır: Abdurrahman çıktı ve arkadaşlarına yetişti. Dumetu’l-Cendel’e varıncaya kadar devam ettiler. (Dumetu’l-Cendel Şam ile Medine arasında Tay dağlarına yakın bir kale ve köydür) Abdurrahman, Dumetu’l-Cendel’e girdikten sonra üç gün insanları İslâm’a davet etti. Üçüncü gün Esbag b. Amr el-Kelbi müslüman oldu. Bu kişi hristiyandı ve onların reisi idi. Abdurrahman, Cüheyne kabilesinden ismi Rafi b. Mekis olan bir kişi vasıtasıyla durumu bir mektupla Hz. Peygamber’e bildirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Abdurrahman’a, Esbağ’ın kızıyla evlen, diye haber gönderdi, o da kızla evlendi. İşte bu kız daha sonra Ebu Seleme b. Abdurrahman’ı doğurup dünyaya getiren Tüma isimli kızdır”.(1)
2-Rasûlullah’ın Amr b. As’ı Davet İçin Göndermesi
Rasûlullah, Amr b. As’ı Arapları İslâm’a davet etmek için gönderdi. Amr’ın gönderilmesinin sebebi, babası As bin Vail’in annesinin Benî Beli kabilesinden olmasıydı. Onlarla anlaşabilir diye Hz. Peygamber onu gönderdi. O, Cüzam kabilesinin arazisinde bulunan Selasil isimli bir suya geldi. Bundan ötürü Amr ile onlar arasında çıkan savaşa Zatu’s-Selasil savaşı denilmiştir. Ravi diyor ki: “Amr bu suya vardığında korktu ve Hz. Peygamber’e imdad istemek üzere haber gönderdi. Hz. Peygamber ona Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı ilk muhacirlerden oluşan bir birlikle gönderdi. İçlerinde Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer de vardı”. Ravi hadisi sonuna kadar zikretti ki, bu hadis emirlik konusunda ileride gelecektir.(2)
3-Hz. Peygamber’in Halid b. Velid’i Yemen’e Göndermesi
– Bera’ b. Azib şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber, Halid b. Velid’i Yemen ehline elçi olarak gönderdi, onları İslâm’a davet etti”. Bera’ b. Azib diyor ki: “Halid’le beraber gidenlerin arasında ben de v ardım. Orada altı ay kaldık. Halid onları İslâm’a davet ediyor, fakat onlar bunu kabul etmiyorlardı. Sonra Hz. Peygamber, Ali b. Ebî Talib’i göndererek şöyle emretti: “Halid askeriyle geri gelsin. Ancak içlerinde Ali ile kalmak isteyenler varsa onlar kalsın” dedi. Bera’ b. Azib devam ederek “Ali ile beraber kalmak isteyenler içinde ben de vardım. Biz kavme yaklaştık, onlar da bizi karşılamaya hazırlanmışlardı. Sonra Ali önümüze geçti, namazı kıldırdı. Sonra bir saf halinde dizildik. Ali önümüze geçti. Onlara Allah’ın kitabını okudu. Böylece Hemedan kabilesinin tamamı müslüman oldu. Ali, Hz. Peygamber’e, onların İslâm’ı kabul ettiğini bir mektupla bildirdi. Hz. Peygamber mektubu okuduğu zaman secdeye kapandı, sonra başını kaldırdı ve şöyle dedi: “Allah’ın selâmı Hemedanlıların üzerine olsun, Allah’ın selâmı Hemedanlıların üzerine olsun”.(3)
4-Hz. Peygamber’in Halid b. Velid’i Necran’a Göndermesi
– Hz. Peygamber, Halid b. Velid’i Necran’da bulunan Benî Haris b. Ka’b kabilesine gönderdi. Savaştan önce onları üç gün İslâm’a davet etmesini emretti ve ‘Eğer icâbet ederlerse onları kabul et, aksi takdirde onlarla savaş’ dedi. Halid oraya vardı. Süvarilerini her tarafa saldı. Onlar insanları İslâm’a davet ediyor ve şöyle diyorlardı: “Ey insanlar! Müslüman olunuz, kurtulunuz!” Böylece halk müslüman olup İslâm’a girdi. Halid onların arasında kaldı. Peygamber’in ‘Eğer müslüman olur, savaşmazlarsa onlara Allah’ın kitabını, İslâm’ı ve Peygamber’in sünnetini öğret!” emrini yerine getirdi. Sonra Halid b. Velid, Hz. Peygamber’e şu mektubu yazdı:
5-Hz. Halid’in Mektubu
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla! Halid b. Velid’den Allah’ın Rasûlü Hz. Muhammed’e! Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun. Ben kendisinden başka ilah olmayan Allah’a hamdederim. Ey Allah’ın Rasûlü; sen beni, Benî Hâris b. Ka’b’a gönderdin. Oraya vardığımda kendileriyle üç gün savaşmamamı ve onları İslâm’a davet etmemi emrettin.
‘Eğer müslüman olurlarsa onların müslümanlığını kabul et; onlara İslâm’ın emirlerini, Allah’ın kitabını ve Peygamber’in sünnetini öğret! Şayet müslüman olmazlarsa onlarla savaş!’ dedin. Ben oraya vardım, bana emrettiğin şekilde onları üç gün İslâm’a davet ettim. İçlerine süvariler gönderdim. Onlar, ‘Ey Hârisoğulları! Müslüman olunuz, kurtulunuz!’ diye bağırdılar. Ve onlar da müslüman oldular, savaşmadılar. Aralarında Allah’ın emrettiğini emrediyor, yasakladığını yasaklıyorum. Onlara İslâm’ın emirlerini, senin sünnetini öğretiyorum. Senden bir mektub gelinceye kadar da bekleyeceğim. Ey Allah’ın Rasûlü! Selâm, Allah’ın rahmet ve bereketi üzerine olsun!”
6-Hz. Peygamber’in Halid’e Yazdığı Mektup
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla! Peygamber ve Allah’ın Rasûlü olan Muhammed’den Halid b. Velid’e! Selâm üzerine olsun! Ben, kendisinden başka ilah olmayan Allah’a hamdederim. Mektubun elçinle beraber bana geldi. Benî Hâris b. Ka’b’ın savaşmaksızın müslüman olup kendilerini davet ettiğin İslâm’ı kabul ettiklerini söylüyorsun. Onların Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahidlik ettiklerini de öğrenmiş olduk. Allah onları hidayetiyle doğru yola iletti. Onlara müjde ver ve onları uyar. Sonra dön gel! Seninle beraber onların heyeti de gelsin. Selâm, Allah’ın rahmet ve bereketi üzerine olsun!”
7-Halid’in Benî Hâris Heyetiyle Birlikte Dönmesi
Halid, beraberinde Benî Hâris bin Ka’b’ın heyeti de olduğu halde Hz. Peygamber’e geldi. Hz. Peygamber onları gördüğü zaman şunları söyledi: ‘Hindliler gibi görünen bu insanlar kimdir?’ Şöyle denildi: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar Benî Hâris b. Ka’b kabilesidir’. Hz. Peygamber’in yanına geldiklerinde ona selâm verdiler ve ‘Biz senin Allah’ın Rasûlü olduğuna, Allah’tan başka da ilah olmadığına şahitlik ettik’ dediler. Hz. Peygamber ise ‘Ben de şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve ben Allah’ın elçisiyim’ dedi ve ilave etti: ‘Siz misiniz savaşa soyunduklarında ilerleyenler?’ Onlar sustular ve bu soruya cevap vermediler. Peygamber bunu ikinci, üçüncü defa tekrarladı. Yine cevap yok. Dördüncü defasında onlardan Yezid bin Abdulmüdam dört defa ‘Evet, ey Allah’ın Rasûlü! Biziz savaşa sürüklendiğimizde ilerleyenler!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Eğer Halid bana sizin müslüman olduğunuzu ve savaşmadığınızı yazmasaydı şimdi kafalarınızı, ayaklarınızın altına atardım’ buyurdu. Yezid bin Abdulmüdan ‘Dikkat et! Allah’a yemin ederiz ki biz ne sana ve ne de Halid’e hamdediyoruz!’ dedi. Hz. Peygamber ‘O halde kime hamdediyorsunuz?’ diye sorunca ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Senin vasıtanla bizi doğru yola ileten Allah’a hamdederiz’ dediler. ‘Doğru söylediniz’ diyen Hz. Peygamber şöyle sordu: ‘Siz cahiliye döneminde size karşı çıkanları ne ile mağlup ediyordunuz?’ Onlar ‘Biz kimseyi mağlup etmedik ey Allah’ın Rasûlü! deyince Hz. Peygamber ‘Evet, evet! Siz sizinle savaşanları mağlup ediyordunuz’ buyurdu. Onlar ‘Ey Allah’ın Rasûlü, bizimle savaşanları şu özelliklerimiz sebebiyle mağlup ederdik: Biz derli toplu bir kavim olup birbirimizden ayrılmazdık ve hiç kimseye de zulmetmezdik’ dediler. Hz. Peygamber doğru söylediklerini beyan buyurarak başlarına Kays b. Husayn’ı getirdi.(4)