- Hz. Peygamber’in Hz. Ebubekir’i İslâm’a Davet Etmesi
- Hz. Peygamber’in Hz. Ömer’i İslâm’a Davet Etmesi
- Hz. Peygamber’in Hz Osman’ı İslâm’a Davet Etmesi
- Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi İslâm’a Davet Etmesi
ŞAHISLARIN İSLÂM’A DAVET EDİLMESİ
Hz. Peygamber’in Hz. Ebubekir’i İslâm’a Davet Etmesi
– Ebu Bekir Sıddık evinden çıkıp Rasûlullah’a gidiyordu. Cahiliye döneminde de peygamberin dostu idi. Rasûlullah ile yolda karşılaştı ve “Ey Ebe’l-Kasım! (Bu Rasûl-ü Ekrem’in künyesidir). Sen kavminin meclislerinden kayboldun (onların yanına gelmiyorsun). Seni atalarını ayıplamakla itham etmektedirler” dedi. Bunun üzerine Rasûl-ü Ekrem, Ebubekir’e hitaben “Ben Allah’ın Rasûlü’yüm. Seni Allah’a davet ediyorum” dedi. Sözünü bitirdikten sonra Ebubekir Sıddık müslüman oldu. Ve Rasûl-ü Ekrem onun yanından ayrıldı. Fakat Mekke’yi kapsayan iki dağ arasında Rasûl-ü Ekrem’in Ebu Bekir’in İslâm’ından sevindiği kadar sevinen hiç kimse yoktu. Ebubekir Sıddık evine gitti. Osman bin Affan’a, Talha b. Ubeydullah’a, Zübeyr b. Avvama, Sa’d b. Ebî Vakkas’a vardı, teklifte bulundu. Onlar da müslüman oldular. Ertesi gün Osman b. Maz’un, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Abdurrahman b. Avf, Ebî Seleme b. Abdulesed, Erkam b. Ebî’l-Erkam’ı getirdi, onlar da müslüman oldular{60}.
– Ebubekir Sıddık, Rasûlullah ile karşılaşınca “Ey Muhammed! Kureyş’in, senin tanrılarımızı terkedip, akıllarımızı hiçe saydığın, atalarımızı tekfir ettiğin şeklindeki sözleri doğru mu?” dedi. Rasûl-ü Ekrem “Evet, kesinlikle ben Allah’ın Rasûlü ve peygamberiyim. Allah, peygamberliğimi insanlara tebliğ etmek için beni gönderdi. Ben seni hakka ve Allah’a davet ediyorum. Allah’a yemin olsun ki, bu davetim hakkadır. Ey Ebubekir, ben seni tek olan Allah’a davet ediyorum. O’nun ortağı yoktur. O’ndan başkasına kulluk yapma. O’nun taati üzerinde devam et” dedi ve Hz. Ebubekir’e Kur’an okudu. Hz. Ebu Bekir ilk önce ne ikrar etti ne de inkâr! Sonra müslüman oldu, putları bıraktı. Allah’a koştuğu ortakların hepsini attı. İslâm’ın doğruluğunu ikrar etti. Tasdik edici bir mümin olarak Hz. Ebubekir o gün Rasûlullah’ın yanından ayrıldı {61}.
– Allah’ın Rasûlü şöyle buyurdu: “İslâm’a davet ettiğim herkesin yanında bir tereddüd, bir düşünce vardı (ilk etapta hemen İslâm’ı kabul etmediler). Ancak Ebubekir bu hükümden müstesnadır. Ona İslâm’ı tebliğ ettiğimde tereddüt etmedi ve duraklamadı” {62}.
[Dipnot]=60. Ebu’l-Hasan Trablusi, (Hz. Aişe’den); Bidâye, III/29
[Dipnot]=61. İbn İshak
[Dipnot]=62. İbn İshak
İbn İshak’ın daha önce Ebubekir’in “ne ikrar etti ne de inkâr” şeklindeki rivayeti münker bir rivayettir. Hem İbn İshak hem de başka siyer alimleri zikrederler ki Hz. Ebubekir, Rasûl-ü Ekrem’in peygamberlikten önce de arkadaşıydı. Rasûl-ü Ekrem’in doğruluğunu, eminliğini, güzel ahlâklı olduğunu ve bunların da kendisinde halka karşı dahi yalan söylemeye mâni olduklarını biliyordu. O halde Rasûl-ü Ekrem, Allah’a karşı nasıl yalan söyleyecekti? İşte bunu bildiği için Rasûl-ü Ekrem ona, “Cenabı Hak beni peygamber olarak gönderdi” der demez peygamberi tasdik etti. Hiçbir tereddüd göstermedi ve hiçbir an için geri kalmadı.
– “Allah beni peygamber olarak size gönderdi. Siz bana ‘sen yalan söylüyorsun’ dediniz. Ebubekir ise beni tasdik etti. Nefsiyle, malıyla bana yardımda bulundu. Acaba benim arkadaşımı (Hz. Ebubekir’i kastediyor) benim için terkeder, yakasını bırakır mısınız?”
Bu sözü Rasûl-ü Ekrem iki defa söyledi. Artık bu sözden sonra hiç kimse Hz. Ebubekir’i rahatsız etmedi. Rasûlullah’ın bu sözü de Hz. Ebubekir’in ilk müslüman olduğu hususunda nass gibidir {63}.
Hz. Peygamber’in Hz. Ömer’i İslâm’a Davet Etmesi
– “Yârabbi! İslâm’ı (müslümanları) Hattab oğlu Ömer’le veya Ebu Cehil bin Hişam’la aziz kıl”. Allah Teâlâ, Rasûlünün Hz. Ömer hakkındaki duasını kabul etti. Onun üzerine İslâm’ı bina etti ve Ömer’le putları yıktı {64}.
Said bin Zeyd ile hanımı olan Hattab’ın kızı Fatıma hakkında gelen ve “Sahabîlerin Zorluklara Tahammül Göstermeleri” bölümünde zikredilecek olan rivayete göre, Rasûl-ü Ekrem, Ömer’in iki pazusundan tutarak onu sarstı ve ona “Senin isteğin nedir? Niçin buraya geldin?” diye sordu. Hz. Ömer, Rasûl-ü Ekrem’e “İnsanları davet ettiğin şeyi bana arzet” deyince, Rasûl-ü Ekrem “Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun tek ve ortaksız olduğuna, Muhammed’in de Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şahidlik et” dedi. Böylece Ömer aynı yerde müslüman oldu ve Rasûl-ü Ekrem ona “O halde çık” dedi {65}.
– Esleme şöyle anlatır: Hz. Ömer bize “Size nasıl müslüman olduğumu anlatmamı istiyor musunuz?” deyince “Evet, istiyoruz” dedik. Hz. Ömer şöyle buyurdu: “Allah Rasûlü’nün en şiddetli düşmanlarındandım. Safa yanındaki bir evde bulunan Rasûlullah’a vardım, huzurunda oturdum.[Dipnot]=63. Buhâri, (Ebu Derda’dan); Bidâye, III/126-127
[Dipnot]=64. Tabarânî, (İbn Mes’ud’dan); Heysemî, IX/61
[Dipnot]=65. Tabarânî, (Sevban’dan)
Benim gömleğimin yakasına yapıştı. sonra buyurdu: “Ey Hattab’ın oğlu! Müslüman ol! Yarabbi! Onu hidayet et!”
Dedim ki: “Allah’tan başka mabud olmadığına şahidlik ederim. Ve yine şahidlik ederim ki sen Allah’ın Rasûlü’sün!” Müslüman olduğum zaman Müslümanlar hep bir ağızdan tekbir getirdiler ki bunların tekbir sesleri Mekke yollarında işitildi…” {66}.
Hz. Peygamber’in Hz Osman’ı İslâm’a Davet Etmesi
– Hz. Osman şöyle anlatır: “Teyzem Abdulmuttalib’in kızı Erva’yı ziyarete gitmiştim. Bu esnada Rasûl-ü Ekrem halasının evine geldi. Ben durmadan Rasûlullah’a bakıyordum. O gün Rasûlullah’ın durumundan bir şeyler meydana çıkmıştı. Hz. Peygamber bana yönelerek dedi ki: “Ey Osman! Sana ne oluyor? Niçin bana öyle bakıyorsun?” “Sana hayret ediyorum. Bizim içimizdeki durumundan da, senin aleyhinde söylenenlerden de!” Rasûl-ü Ekrem bana “Lâilâheillallah de!” dedi. (Allah biliyor ya, bu sözü Rasûlullah’tan dinlediğim zaman tüylerim diken diken oldu). Sonra Rasûlullah devam etti: “Göklerde sizin rızkınız ve size va’d edilen vardır. Göklerin ve arzın rabbine yemin olsun ki kesinlikle o sizin konuştuğunuz gibi haktır (Zariyat/22-23). Rasûlullah bunları söyledikten sonra çıktı. Ben de onun arkasından çıktım, ona yetiştim ve müslüman oldum {67}.
Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi İslâm’a Davet Etmesi
– Hz. Ali, Rasûlullah’ın hanesine geldi. Hz. Peygamber’le zevcesi Hz. Hatice namaz kılıyorlardı. Hz. Ali “Ey Muhammed! Bu nedir?” dedi. Rasûl-ü Ekrem: “Bu, Allah’ın kendisi için seçmiş olduğu dinidir. Bu dinle peygamberleri göndermiştir. Seni bir ve ortaksız olan Allah’a davet ediyorum. Seni O’na ibadete davet ediyorum. Lat ve Uzza’yı (*) inkâr etmeye davet ediyorum”. Hz. Ali “Bu daha önce işitmediğim bir şeydir. Ben Ebu Talib’e söylemeden hiçbir şey yapamam!” dedi. Rasûl-ü Ekrem ise bu hususun ilan edilmesinden önce ifşa edilmesini hoş görmediği için “Ey Ali! Madem müslüman olmadın, bu ikimiz arasında bir sır olarak kalsın” dedi.[Dipnot]=66. Ebu Nuaym, Hilye, I/41; Bezzâr
[Dipnot]=67. Medayini, (Amr b. Osman’dan); İstiab, IV/225
Böylece Hz. Ali o gece durdu. Sonra Cenabı Hak, Hz. Ali’nin kalbini İslâm’a açtı. Rasûlullah’a erken saatlerde geldi ve “Ey Muhammed! Dün bana arzettiğin bir şey vardı. O neydi?” dedi. Rasûl-ü Ekrem “Şahidlik edeceksin ki Allah’tan başka ilah yoktur, birdir ve ortaksızdır. Lat ve Uzza’yı inkâr edeceksin. Allah’a koşulan ortaklardan teberri edip, uzaklaşacaksın” diye cevap verdi. Hz. Ali bunları yaptı ve müslüman oldu.
Hz. Ali, Ebu Talib’den korktuğu halde, zaman zaman Rasûl-ü Ekrem’e geliyordu. İslâmiyet’ini gizli tuttu {68}.
– Habbet’ul-Urenî şöyle anlatıyor: Hz. Ali’yi gördüm, minberde gülüyordu. Bu gülüşünden daha fazla güldüğünü görmemiştim. Öyle güldü ki azı dişleri bile göründü. Sonra şöyle buyurdu: “Ebu Talib’in sözünü hatırladım da ondan dolayı güldüm. Birgün ben, Rasûlullah ile beraber bulunuyordum ve Batnı Nahle denilen yerde namaz kılıyorduk ki, Ebu Talib bizim yanımıza vardı ve bize “Ey yeğenim! Ne yapıyorsunuz?” diye sordu. Rasûl-ü Ekrem onu İslâm’a davet etti. Ebu Talib “Sizin yaptığınızda bir zarar yok. Fakat benim mak’adım hiçbir zaman benden daha yüksekte olmayacaktır” dedi. Hz. Ali, babasının bu sözünü hatırladığı için gülmüştü. Sonra üç defa şöyle dedi: “Yarabbi! Ben şu ümmette peygamberin müstesna benden önce sana ibadet eden hiçbir kulun olduğunu bilmiyorum. Ben insanların namaz kılmasından önce namaz kıldım” {69}. (*) Lat, Taif’te Sakif kabilesinin putuydu. Sakifliler, Kureyşliler ve Araplar ona tazimde bulunurlardı. Hicretin 9. senesinde Taifliler müslüman olduktan sonra Rasûlü Ekrem, Lat’ın yıkılmasını emretti ve yıkıldı. Uzza ise Kureyş’in Himyer’de bulunan bir putu idi. O yere Nahle denilirdi. En büyük puttu. Onu ziyaret ederler, kendisine hediyeler getirirler, kurbanlar keserlerdi.